24 Aralık 2013 Salı

BURSA İSKENDER KEBAPÇISI - PENDİK

Benim için çok özel ve yaklaşık 25 yıldır müşterisi olduğum bir lezzet durağından bahsedeceğim.
Pendik sahilde bulunan Bursa İskender Kebapçısı...


Bursa İskender Kebapçısı ismine İstanbul'un pek çok noktasında ve Türkiye'nin hemen hemen her ilinde rastlayabilirsiniz ama şunu özellikle belirtmek isterim ki Pendik dışında hiçbir yerde şubeleri bulunmamaktadır.

1876 yılında İskender İskenderoğlu'nun dedeleri tarafından imal edilen İskender Kebabı'nın ünü, önce Bursa'da, daha sonra tüm dünyaya yayılmıştır. Bu kuşağın yanında usta olarak yetişen, daha sonra 1968 yılında İstanbul Pendik'te açmış olduğu işletmede bu geleneği babadan-oğula sürdüren Bursa İskender Kebapçısı müşterileri içnde aslında deden, toruna miras kalan bir lezzet klasiği...


Menüsünde ızgara çeşitlerine yer verse de burada İskender Kebap ya da eti bol İskender Kebap yemenizi öneririm.


Formülü ustaları tarafından sır gibi saklanan dönerin lezzetine hayran kalacaksınız. 

Etini yıllardır özel olarak seçen ve kendi formülleri ile döner olarak hazırlayan işletme hergün saat 11.00'den itibaren misafirlerini ağırlamaya başlıyor.


Yolunuzu Pendik'e düştüğünde mutlaka uğramanızı öneririm, uğradığınızda İstanbul'un diğer ucundan gelen kişilerle karşılaşırsanız sakın şaşırmayın zira Gebze'den Büyükçekmece'ye kadar uzanan bir coğrafyadan yıllardır bu özel lezzet durağına gelen müşterileri var.

Gelelim İskender Kebaba...


Etin pişme kıvamı, dönerin kesim inceliği, İskender'in tabanına döşenen pidelerin kıtırlığı ve özel domates sosu gerçekten ideal kıvamda servis ediliyor. 

Tüm bu özelliklerin İskender'in lezzetine lezzet kattığının altını çizmeliyim. 


Ancak lezzete lezzet katan bir başka özellikte kebabın üzerine dökülen kızdılmış halis tereyağ...
Bu özel lezzet durağında yaşayacağınız en lezzetli ve doğru deneyim dediği gibi İskender olacaktır.

Menüde yer alan Süzme Mercimek Çorbası'nı diğer işletmelerde de benzer lezzette bulabilirsiniz.
Aynı yorumumu menüdeki tatlılar içinde yapacağım, bu nedenle özellikle yemenizi tavsiye edeceğim bir tatlı önermiyorum.

Adres: Ankara Cad. No: 138 Pendik, İstanbul
Telefon: 0216 354 1345 



19 Aralık 2013 Perşembe

TARİHİ BEŞ ÇEŞMELER SİMİT FIRINI - MALTEPE

Ara ara güneşin bulutların arasından yüzünü gösterdiği bugünkü gibi soğuk bir kış günüydü.. Canım bu soğuk havada hiç dışarı çıkmak istemiyordu ta ki uzun zamandır görüşemediğim arkadaşım  gelen o telefona kadar. “Telefonda bana kıyafetin uygun mu, ayakkabıların rahat mı? beğeneceğini umduğum hoş bir yere götüreceğim seni” dediğinde epeyce meraklanmıştım. Merakım arabayla Maltepe’nin eski daracık sokakları arasında ağaçlarının arasına gizlenmiş eski bir mahalleye geldiğimizde daha da gün yüzüne çıkmıştı. Arabayı uygun bulduğumuz bir yere park edip bu güzelliğin tadını çıkartmaya karar verdik. Karakol ile Camii arasından dümdüz aşağıya yürüyerek tren yolunun alt geçidinden geçtik. Yaklaşık 2-3 dakika yürüdükten sonra dev çam ve çınar ağaçlarının altında etraftaki kahvehanelere ve kafelere ait çeşit çeşit renk ve kalitede eski veya yeni sandalyeler, masalar, taburelerle dolu geniş bir meydanda bulduk kendimizi. Meraklı gözlerle etrafı seyretmeye koyulduğumda ilk önce kışdan nasibini almış renk ve güzellikte yere düşmüş yapraklar gözüme ilişti. Sonrasında çoğunluğunu yakın mahallelerde oturan yaşlıların oluşturduğunu öğrendiğim güler yüzlü insanların ellerinde dumanı tüten çayları ile keyifli bir sohbet içinde bu meydanda yerlerini almış olduklarını gözlemleyerek ve burnuma gelen nefis susam kokusunu takip ederek meydanın etrafındaki dükkanlardan birine doğru ilerledik. İşte burası dedi arkadaşım ve kendimi Tarihi Beş Çeşmeler Fırınından gelen müthiş lezzet kokusu ile bütünleşirken buldum. 


Sanki bu meydan bu fırın bir yerlerden tanıdık gibiydi derken birden hatıralar gözümün önünde canlanmaya başladı. Bilmem Mahallenin Muhtarları dizisini hatırlar mısınız? Yaklaşık 10 yıl boyunca televizyonlarımız vasıtasıyla 1992 yılından itibaren evlerimize konuk olmuşlardı. Dizinin baş karakterlerinden Temel yani (Erkan Can)’ın kahvesinin hemen yanında bulunan bu simit fırını neredeyse her bölümde birkaç defa ekranlara yansımıştı. İşte televizyonlardan anımsadığımız olağanüstü taze, çıtır ve gevrek simitleriyle meşhur o tanıdık yerin bu fırın olduğunu keşfetmem beni bir kez daha mutlu etti fakat buradaki keyifli güzelliği yıllardır sahil yolu ya da eski bağdat caddesi üzerinden Kartal istikametine gitmeme rağmen bir türlü keşfedememiş olduğum içinde  bir hayli üzüntü duyduğumu hissettim.

İşte bu yüzden, bu kadar keyifli bir yeri benim gibi hala keşfetmeyenler olabilir diye şimdi sizlerle bu yazımda paylaşmak istiyorum. Tarihi Beş Çeşmeler Simit Fırınının işletmecisi ile o gün gittiğimde bir süre sohbet etme imkanı buldum. Bu sohbet esnasında Tarihi fırının yaklaşık 200 yıllık bir geçmişe sahip olduğunu ve kuruluş tarihinin 1810 yılına kadar dayandığını ve adını bulunduğu mahalleden aldığını, orada bulunduğum kısa süre zarfında yıllardır fırından alışveriş yapan sürekli bir müşteri kitlesi olduğunu ve bu nedenle gelen talepleri karşılayabilmek için günde en az 10 defa simit üretimi yapıldığını ayrıca simidin yanında susamlı, sade ve anasonlu galetalar, nefis çay kurabiyesi ve halka çeşitlerinin de satışa sunulduğu ve oldukça talep aldığı bilgisini öğrendim. 


Eski değerlerimizden biri olan ve günümüzde yok olmaya başlayan Tarihi Çeşmeler Simit Fırınının hala ayakta tutmaya çalıştığı taş fırında odun ateşinde pişen simitlerin ayrı bir özelliğinin de her simit satıcısına satılmak üzere verilmediğini öğrenmek bu güzellikleri yaşatmak adına yapılan bir davranış olduğu için bizi çok mutlu etti.


Fırından içeri girişte sizi dumanı üstünde olan simitler karşılıyor sanki beni hemen koparıp ye der gibi bakıyorlar. Meydandan yürürken bile bu cazip kokuyu es geçmenizin ihtimali yok diyebilirim. Gelen müşteriler de adeta bizim gibi sımsıcak çıkan simitleri fırında satılan peynir çeşitlerinden özellikle kaşar peyniri ve karper peyniri ile birlikte sıcak çayın yanında tercih ediyorlar. Bizde çaylarımızın yanına minik kahvaltılıklardan oluşan 1 tane kahvaltı tabağını ve fırından aldığımız sıcak simitlerle birlikte fırının hemen önündeki masalardan bir tanesine geçerek oturduk.


Fırının önünde kareli masa örtüleri ile süslü 4-5 masa var. Genellikle masaların hep dolu olduğu ama simit ya da diğer malzemeleri paket olarak alıp çınar altındaki başka mekanlarda da yenildiğini öğrendik. Çam ve çınar ağaçlarının gölgesinde, hafif esen rüzgar simit-çay-peynir üçlümüze bu keyifli öğlen saatinde adeta ayrı bir güzellik kattı …

Simit, adı üstünde yuvarlak susamlı halka her kitleden insanın, fakir, zengin, yaşlı, genç herkesin her öğün yiyebileceği nefis tat.. Kahvaltımızı ederken fırının camından çalışan ustaların yaptığı hazırlıkların tüm detaylarını seyrettik. Ustalar özenle yoğurdukları simit hamurlarını hazırlayıp halka şeklini aldıktan sonra tezgahın üzerine koyup üzerine susam serpiyorlar. 


Ardından titizlikle aldıkları halka simitleri küreğe konup, odun ateşindeki fırına yerleştiriliyor. İşte şimdi simitler odun ateşiyle yanan fırında pişmek için hazır durumdalar.


Yaklaşık 10-15 dakika içinde çıtır simitler tezgahın üstündeki yerini alıyorlar. Bu iştah açıcı görüntüyü seyrederken gözüme duvarda bulunan raflardaki paketli torbalar ilişince ustalara sormadan edemedik. Ustalardan bu fırının vazgeçilmezlerinden “Simit Cipsi” olduklarını öğrendik.


Tüm bu güzellikleri öğrenmeye çalışırken sohbetimize ara ara kaldığımız yerden devam ettik. Bu meydanda Mahallenin Muhtarları dizisindeki sıcakkanlı insanların yaşadığı mahalle kültürünü hissettik. O an için o çınarlar o meydan sanki bir film platosu görünümündeydi. Birden uzaklardan hala kulağımızda yankısını duyduğumuz sokak simitçisinin kendine özgü “Simit taze” diye bağıran melodik sesi bizi biraz önce daldığımız yerden çıkartarak  kendimize getirdi.

Yavaş yavaş öğlen saatinde gelen müşterilerin azalmasıyla birlikte fırının işletmecisiyle sohbetimize kaldığımız yerden devam ettik. Tarihi Beş Çeşmeler fırınında sabah kahvaltısının yanı sıra akşam saatlerinde çıkan simitlerin de 5 çayında çok talep gördüklerini, fırının öğlen okul çıkışında çevreden gelen öğrencilerin uğrak yeri olduğunu yanlarında getirdikleri ayranla beraber keyifle simitlerini yediklerini söyledi. Fırında satılan ürünlerin fiyatlarıysa oldukça uygun olduğunu paylaştı. Çay ve simit 1 tl, Peynirlerin fiyatları 1 tl’den başlıyor. Bunun yanı sıra minik tek porsiyonluk ambalajlı paketlerde zeytin ezmesi, chokella, bal, krem peynir çeşitleri de farklı kahvaltı alternatifleri arasında mevcut ancak fiyatları değişiyor. 


Satılan halkaların adedi ise 2 tl. Anasonlu, baton sade galeta ve çay kurabiyesinin kilosu 13 tl, kepekli, sadece ve susamlı galetanın kilosu 12 tl’den satılıyor.
Saatin nasıl bu kadar çabuk geçtiğini bu güzel lezzetleri yerken ve güzel sohbettimiz sırasında anlayamadık. Ama gitme vakti yaklaşmıştı giderken lezzetine doyamadığımız ve mutlaka denemenizi tavsiye edeceğimiz simit cipsinden, çay kurabiyesinden ve kepekli galetadan birer paket almadan edemedik.


En yakın zamanda tekrardan daha uzun zaman geçirebilmek üzere gelmeye söz verip, ustalara teşekkür ederek çınarların gölgesinden geçerek yavaş yavaş meydandan arabamıza gitmek için uzaklaştık…

Simit, çay ve peynir üçlüsünden hele ki Tarihi Beş Çeşmeler fırınından olursa vazgeçilmeyeceğini bir kez daha anladık…..

Tarihi Beş Ceşmeler Simit Fırını 
Beş Çeşmeler Cad. No:12 Yalı Mahallesi, Maltepe, İstanbul
0216 383 69 67 

1 Aralık 2013 Pazar

PÖÇ KASABI - HATAY ANTAKYA

Antakya'da yemeğin nirvanası nedir diye bilgisine ve damak tadına güvendiğim dostlarım bana mutlaka Pöç Kasabı'na uğramamı tepsi kebabı ile kağıt kebabını denememi söylediler.


Tavsiyelerine uydum ve 1960 yılından beri Antakya Uzun Çarşı'da hizmet veren Pöç Kasabı'nda soluğu aldım. Pöç Kasabını Uzun Çarşı'da kime sorarsanız Size hemen gösteriyor.


Girişi dar oldukça gösterişsiz bir kasap dükkanından geçerek arka tarafta yer alan avluyu andıran bir salona geçiyorsunuz.


Sizi kapıda Pöç Kasabı'nın işletmecisi Haydar Bey karşılıyor. Kendisine, ekibine ve hijyenine o kadar güveniyor ki adeta mutfağın içinden geçerek salona giriyorsunuz. Salona geçmeden önce siparişinizi alıp etinizi bizzat kendisi seçip makinede çekiyor ve maharetli ellere sahip ustalara veriyor. Haydar Bey bu tür kebaplara koyun kaburgasından çekilen etin en uygun et olduğunu söyledi.


Siparişinize ve isteğinize bağlı olarak hazırlanacak olan harç bu maharetli eller tarafından zırh ile çekiliyor.


Hazırlanan bu içe makinede çekilen et ilave edilerek bir kez daha maharetli ellerden geçerek tepsiye sıvanıyor üzerine özel olarak hazırlanan domates sosu ilave ediliyor ve hemen yan taraftaki fırında pişmeye veriliyor.


Siz salondaki masanıza geçiyorsunuz.


Gösterişten tamamen uzak ama lezzete %100 odaklı bir durakta olduğunuz bir kez daha hatırlatıyorum. Masaya hemen kağıt seriliyor acı biber, domates, turp ve yeşillik servis ediliyor.


Fırından gelecek tavayı beklemeye başlıyorsunuz. Yaklaşık 15-20 dakikalık bir bekleyişin ardından o muhteşem lezzet sıcacık pidelerin eşliğinde masanıza servis ediliyor.


Özellikle bu ete çatal vurmamanız gerektiğini Size hatırlatıyorlar. Kısacası tepsi kebabını ya da kağıt kebabını pideyi çatal gibi kullanarak yemeniz gerekiyor. Bu yöntemin bu kebabın lezzetine lezzet kattığını belirtmeden geçemeyeceğim.


Bu arada kebabınızın yanında Pöç Kasabı'nın kendi yapımı açık ayranı mutlaka denemenizi öneririm. Her akşam özel olarak kendi mayaladıkları sütten ürettikleri yoğurt ile bu yaranı günlük olarak hazırladıklarını öğrendim.


Lezzeti ve kıvamının gerçekten bu çok özel kebapların lezzetine lezzet katacak kadar mükemmel olduğunu söyleyebilirim.


Dostlarıma bir kez daha hak veriyorum. Antakya'da yemeğin nirvanasını yaşamak istiyorsanız gitmeniz gereken yerlerin arasına Pöç Kasabını mutlaka almalısınız.

Adres: Uzun Çarşı Hatay - Antakya
Tel: 0326 213 95 03
www.pockasabi.com

TARİHİ BİZİM KÜNEFECİ - HATAY ANTAKYA

Hatay dendiğinde akla ilk gelen lezzetlerin başında künefe gelir.
Hatay'a kadar gelince yemeden dönmekte olmaz, doğal olarak en güzelini,  en iyisini yemek istiyor insan...
Sordum soruşturdum pek çok kişi bana Bizim Künefeci'yi önerdi.


Gittim yapılışını da öğrendim ve közde pişirilmiş bu özel künefeyi denedim.


1949 yılından beri deden, babaya babadan oğula geçen tamamen geleneksel yöntemlerle hazırlanan kadayıf ile peynirin muhteşem buluşması gerçekten mükemmelin ötesinde bir lezzet fırtınası yaşatıyor. Şunu hemen söylemeliyim ki Hatay'da başka yerlerde denediklerimin hepsinden daha lezzetli ve güzeldi...



Öncelikle Bizim Künefe'nin tarihi bir lezzet durağı olduğunu belirtmeliyim. Şu anda dördüncü kusak işin başında ve Rağıp Bekfilavioğlu'nun söylediğine göre ilk künefeyi dedeleri yapmış. Bizim Künefe'nin lezzeti yıllara dayanan pişirme geleneğinden ve kullanılan malzemenin kalitesinden geldiğini söylüyorlar.


Köz kömürün künefenin lezzetine lezzet kattığına bizzat şahit oldum. Tabii ki bu lezzete lezzet katan daha bir çok püf noktası ve sır olduğunu da biliyorum. Mesela kullanılan peynirin kalitesi ve özellikleri gibi, kullanılan peynirin öyle santimetrelerce uzamadan beş altı santim uzayıp kopmasının bu tatlı için kullanılacak en ideal peynirin özelliği olduğunu özellikle belirtiyorlar.


Hatay'a geldiğinizde her yerde künefe yiyebilirsiniz ve çok da beğenebilirsiniz, ama ban kulak verip mutlaka Bizim Künefe'ye gitmenizi ve bu lezzeti denemenizi öneriyorum.
Hatta Ragıp Bey'e selamlarımı da iletmenizi rica ederim.

Adres: Hürriyet Caddesi Ulu Camii Dükkanları 3/A Hatay - Antakya
Tel: 0326 215 51 00
www.bizimkunefeci.com

ABDO DÖNER - HATAY ANTAKYA

Yolunuz Hatay'a düştüğünde ayak üstü bir lezzet durağını ziyaret etmek istiyorsanız ve döner de seviyorsanız Dönerci Abdo'ya mutlaka uğramalısınız.


Abdo'nun Hatay'ın en işlek caddelerinden Hürriyet Caddesi'nde yer alan ve pek de büyük olmayan hatta oldukça mütevazı bir lezzet durağı olduğunu söylemem çok yanlış olmayacaktır. Abdo'da zevkinize göre et veya tavuk dönerden yapılan Hatay usulü dürümü hatta her ikisini denemenizi öneriyorum.


Abdo'nun dürümünü benzerlerinden ayıran en önemli özelliğin formülünün ustasında saklı olan acılı ve domatesli sosu olduğunu düşünüyorum. Bir de tabii ki Abdo'ya özel olarak üretilen incecik lavaşın bu lezzeti tamamlayan önemli unsurlardan bir diğeri olduğunu söylemem lazım...


Yıllardır bu lezzeti müşterilerine hiç değiştirmeden sunan Abdo'nun et dönerinin sırrını sorduğumda aldığım cevap bölgede özel olarak yetiştirdikleri dana etini kullandıklarını öğrendim.


Bu dönerin lezzetine lezzet katan özelliklerden bir diğerinin de döner hazırlanırken ustası tarafından oranı belirlenen kuyruk yağının eklenmesi olduğunu söylediler.


Tavuk döner içinde bölgede özel olarak yetiştirdikleri tavukları kullandıklarını ve formülü ustasında gizli bir hazırlanma şekli olduğunu belirttiler. Kendilerinden o kadar eminler ki asla bu lezzeti başka yerde bulamazsınız dediler, kaldığım sürede bir çok alternatif tattım gerçekten Abdo'ya has olan lezzeti bulamadım.


Ama şu bir gerçek ki daha iyi döner yedim, Abdo'ya has lezzeti olan dürüm yemedim.
Adres: Hürriyet Cd 19/A Hatay / Antakya
Tel: 0326 212 75 46

MEŞHUR HUMUSCU BAKLACI YOĞURTÇU NEDİM USTA - HATAY ANTAKYA

Cumhuriyetin kurulduğu ilk yıllardan (1924) bugüne 90 yıldır dededen toruna Antakya'nın meşhur humus ve baklasını müşterilerine ikram eden Yoğurtçu Ailesi, bu hizmetine en güzel şekilde devam etmenin gururunu yaşamaya devam etmektedir.

Merhum Nedim ustanın babasından devraldığı humusçuluğu oğulları Semir-Adnan-Ayhan Yoğurtçu kardeşlere devretmesinin ardından üç kuşaktır bu mesleği en güzel şekilde icra etmektedirler.Antakyanın işlek caddelerinde biri olan Gazipaşa Caddesinde Ortodoks Kilisesinin hemen yan sokağında küçük ama sempatik bir dükkanda Meşhur Nedim Ustanın bahsettiğim bu nefis humuslarını keyifle tatmanızı mutlaka öneriyorum.


Gelelim bu nefis humusları meşhur eden özelliklere....
Özel olarak seçilmiş nohutların bir çok defa yıkanarak ve haşlanarak suyunun dökülmesinin ardından gazı çıkarılan bu nohutlar süzgeçlerden geçirilmektedir. Hazırlanması uzun zaman alan bu nefis humuslar bu sayede yiyenlerde gaz yapmayacak şekilde hazırlanmaktadır. Daha sonra 1 kilo nohuta 600 gr gelecek şeklde tahin biraz şeker tuz ,limon ve tabii ki ustanın mahareti eklenmektedir. Daha sonra tahta tokmaklarla uzun süre dövülerek ezilmesi ile bu muhteşem tad ortaya çıkmaktadır.


Tereyağlı, sıcak humus , acılı, karışık vs olarak bir çok çeşidi bulunmaktadır.


Yoğurtçu ailesi yaklaşık 7 yıl önce humusçu dükkanlarının tam karşısında "Leban" adını verdikleri cafe ve restaurantı açmışlar ve bu nefis humusların yanı sıra eşsiz lezzetli Antakya yemekleri tadabileceğiniz bir mekan yaratmışlardır. Leban ile ilgili izlenimlerimi ayrıca paylaşacağım. Nedim Usta'ya giderseniz özellikle Semir Bey'e selamımı da iletmenizi rica ediyorum.

Tel: 0326 213 42 55