Ara ara güneşin bulutların arasından yüzünü gösterdiği bugünkü gibi soğuk bir kış günüydü.. Canım bu soğuk havada hiç dışarı çıkmak istemiyordu ta ki uzun zamandır görüşemediğim arkadaşım gelen o telefona kadar. “Telefonda bana kıyafetin uygun mu, ayakkabıların rahat mı? beğeneceğini umduğum hoş bir yere götüreceğim seni” dediğinde epeyce meraklanmıştım. Merakım arabayla Maltepe’nin eski daracık sokakları arasında ağaçlarının arasına gizlenmiş eski bir mahalleye geldiğimizde daha da gün yüzüne çıkmıştı. Arabayı uygun bulduğumuz bir yere park edip bu güzelliğin tadını çıkartmaya karar verdik. Karakol ile Camii arasından dümdüz aşağıya yürüyerek tren yolunun alt geçidinden geçtik. Yaklaşık 2-3 dakika yürüdükten sonra dev çam ve çınar ağaçlarının altında etraftaki kahvehanelere ve kafelere ait çeşit çeşit renk ve kalitede eski veya yeni sandalyeler, masalar, taburelerle dolu geniş bir meydanda bulduk kendimizi. Meraklı gözlerle etrafı seyretmeye koyulduğumda ilk önce kışdan nasibini almış renk ve güzellikte yere düşmüş yapraklar gözüme ilişti. Sonrasında çoğunluğunu yakın mahallelerde oturan yaşlıların oluşturduğunu öğrendiğim güler yüzlü insanların ellerinde dumanı tüten çayları ile keyifli bir sohbet içinde bu meydanda yerlerini almış olduklarını gözlemleyerek ve burnuma gelen nefis susam kokusunu takip ederek meydanın etrafındaki dükkanlardan birine doğru ilerledik. İşte burası dedi arkadaşım ve kendimi Tarihi Beş Çeşmeler Fırınından gelen müthiş lezzet kokusu ile bütünleşirken buldum.
Sanki bu meydan bu fırın bir yerlerden tanıdık gibiydi derken birden hatıralar gözümün önünde canlanmaya başladı. Bilmem Mahallenin Muhtarları dizisini hatırlar mısınız? Yaklaşık 10 yıl boyunca televizyonlarımız vasıtasıyla 1992 yılından itibaren evlerimize konuk olmuşlardı. Dizinin baş karakterlerinden Temel yani (Erkan Can)’ın kahvesinin hemen yanında bulunan bu simit fırını neredeyse her bölümde birkaç defa ekranlara yansımıştı. İşte televizyonlardan anımsadığımız olağanüstü taze, çıtır ve gevrek simitleriyle meşhur o tanıdık yerin bu fırın olduğunu keşfetmem beni bir kez daha mutlu etti fakat buradaki keyifli güzelliği yıllardır sahil yolu ya da eski bağdat caddesi üzerinden Kartal istikametine gitmeme rağmen bir türlü keşfedememiş olduğum içinde bir hayli üzüntü duyduğumu hissettim.
İşte bu yüzden, bu kadar keyifli bir yeri benim gibi hala keşfetmeyenler olabilir diye şimdi sizlerle bu yazımda paylaşmak istiyorum. Tarihi Beş Çeşmeler Simit Fırınının işletmecisi ile o gün gittiğimde bir süre sohbet etme imkanı buldum. Bu sohbet esnasında Tarihi fırının yaklaşık 200 yıllık bir geçmişe sahip olduğunu ve kuruluş tarihinin 1810 yılına kadar dayandığını ve adını bulunduğu mahalleden aldığını, orada bulunduğum kısa süre zarfında yıllardır fırından alışveriş yapan sürekli bir müşteri kitlesi olduğunu ve bu nedenle gelen talepleri karşılayabilmek için günde en az 10 defa simit üretimi yapıldığını ayrıca simidin yanında susamlı, sade ve anasonlu galetalar, nefis çay kurabiyesi ve halka çeşitlerinin de satışa sunulduğu ve oldukça talep aldığı bilgisini öğrendim.
Eski değerlerimizden biri olan ve günümüzde yok olmaya başlayan Tarihi Çeşmeler Simit Fırınının hala ayakta tutmaya çalıştığı taş fırında odun ateşinde pişen simitlerin ayrı bir özelliğinin de her simit satıcısına satılmak üzere verilmediğini öğrenmek bu güzellikleri yaşatmak adına yapılan bir davranış olduğu için bizi çok mutlu etti.
Fırından içeri girişte sizi dumanı üstünde olan simitler karşılıyor sanki beni hemen koparıp ye der gibi bakıyorlar. Meydandan yürürken bile bu cazip kokuyu es geçmenizin ihtimali yok diyebilirim. Gelen müşteriler de adeta bizim gibi sımsıcak çıkan simitleri fırında satılan peynir çeşitlerinden özellikle kaşar peyniri ve karper peyniri ile birlikte sıcak çayın yanında tercih ediyorlar. Bizde çaylarımızın yanına minik kahvaltılıklardan oluşan 1 tane kahvaltı tabağını ve fırından aldığımız sıcak simitlerle birlikte fırının hemen önündeki masalardan bir tanesine geçerek oturduk.
Fırının önünde kareli masa örtüleri ile süslü 4-5 masa var. Genellikle masaların hep dolu olduğu ama simit ya da diğer malzemeleri paket olarak alıp çınar altındaki başka mekanlarda da yenildiğini öğrendik. Çam ve çınar ağaçlarının gölgesinde, hafif esen rüzgar simit-çay-peynir üçlümüze bu keyifli öğlen saatinde adeta ayrı bir güzellik kattı …
Simit, adı üstünde yuvarlak susamlı halka her kitleden insanın, fakir, zengin, yaşlı, genç herkesin her öğün yiyebileceği nefis tat.. Kahvaltımızı ederken fırının camından çalışan ustaların yaptığı hazırlıkların tüm detaylarını seyrettik. Ustalar özenle yoğurdukları simit hamurlarını hazırlayıp halka şeklini aldıktan sonra tezgahın üzerine koyup üzerine susam serpiyorlar.
Ardından titizlikle aldıkları halka simitleri küreğe konup, odun ateşindeki fırına yerleştiriliyor. İşte şimdi simitler odun ateşiyle yanan fırında pişmek için hazır durumdalar.
Yaklaşık 10-15 dakika içinde çıtır simitler tezgahın üstündeki yerini alıyorlar. Bu iştah açıcı görüntüyü seyrederken gözüme duvarda bulunan raflardaki paketli torbalar ilişince ustalara sormadan edemedik. Ustalardan bu fırının vazgeçilmezlerinden “Simit Cipsi” olduklarını öğrendik.
Tüm bu güzellikleri öğrenmeye çalışırken sohbetimize ara ara kaldığımız yerden devam ettik. Bu meydanda Mahallenin Muhtarları dizisindeki sıcakkanlı insanların yaşadığı mahalle kültürünü hissettik. O an için o çınarlar o meydan sanki bir film platosu görünümündeydi. Birden uzaklardan hala kulağımızda yankısını duyduğumuz sokak simitçisinin kendine özgü “Simit taze” diye bağıran melodik sesi bizi biraz önce daldığımız yerden çıkartarak kendimize getirdi.
Yavaş yavaş öğlen saatinde gelen müşterilerin azalmasıyla birlikte fırının işletmecisiyle sohbetimize kaldığımız yerden devam ettik. Tarihi Beş Çeşmeler fırınında sabah kahvaltısının yanı sıra akşam saatlerinde çıkan simitlerin de 5 çayında çok talep gördüklerini, fırının öğlen okul çıkışında çevreden gelen öğrencilerin uğrak yeri olduğunu yanlarında getirdikleri ayranla beraber keyifle simitlerini yediklerini söyledi. Fırında satılan ürünlerin fiyatlarıysa oldukça uygun olduğunu paylaştı. Çay ve simit 1 tl, Peynirlerin fiyatları 1 tl’den başlıyor. Bunun yanı sıra minik tek porsiyonluk ambalajlı paketlerde zeytin ezmesi, chokella, bal, krem peynir çeşitleri de farklı kahvaltı alternatifleri arasında mevcut ancak fiyatları değişiyor.
Satılan halkaların adedi ise 2 tl. Anasonlu, baton sade galeta ve çay kurabiyesinin kilosu 13 tl, kepekli, sadece ve susamlı galetanın kilosu 12 tl’den satılıyor.
Saatin nasıl bu kadar çabuk geçtiğini bu güzel lezzetleri yerken ve güzel sohbettimiz sırasında anlayamadık. Ama gitme vakti yaklaşmıştı giderken lezzetine doyamadığımız ve mutlaka denemenizi tavsiye edeceğimiz simit cipsinden, çay kurabiyesinden ve kepekli galetadan birer paket almadan edemedik.
En yakın zamanda tekrardan daha uzun zaman geçirebilmek üzere gelmeye söz verip, ustalara teşekkür ederek çınarların gölgesinden geçerek yavaş yavaş meydandan arabamıza gitmek için uzaklaştık…
Simit, çay ve peynir üçlüsünden hele ki Tarihi Beş Çeşmeler fırınından olursa vazgeçilmeyeceğini bir kez daha anladık…..
Tarihi Beş Ceşmeler Simit Fırını
Beş Çeşmeler Cad. No:12 Yalı Mahallesi, Maltepe, İstanbul
0216 383 69 67
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder