28 Kasım 2013 Perşembe

RİSTORANTE SADLER - MİLANO

Milano'da şehrin içinden geçen kanalın kıyısında etrafa bakınca pek de albenisi olmayan bir semtte yer alıyor Ristorante Sadler.

Aslında nev-i şahsına münhasır denilebilecek bir restaurant olduğunu söylemem yanlış olmayacak.
Kapısı sürekli kapalı olan, zili çaldığınızda önce içerideki sürgülü kapının sonrasında sokak kapısının açıldığı, sanki beğenmediği müşteriyi kabul etmeyecek hissi veren ancak Sizi kapıda bu özel lezzet noktasının yaratıcısı şef Claudio Sadler'in bizzat karşıladığı bir yer Sadler.


Claudio Sadler kendine ve ekibine o kadar güveniyor ki mutfağını yere kadar camlarla sokaktan geçenlere açmış, adeta hazırlanan özel lezzetlerle şov yapıyor.


Sadler'in maksimum 40-45 kişi ağırlayabilecek aslında küçük ama özel bir restaurant olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.


Mutfağa ayrılan alan kesinlikle müşterilere servis için ayrılan alandan büyük bu da lezzet konusunda ne kadar iddialı olduğunun en önemli kanıtlarından biri bence...

Sadler'de bulunan iki oda da arzu ederseniz özel servis alabiliyorsunuz.


Bu odalardan biri 6-8 kişinin (çok sıkışılırsa 10 kişide olabilir) diğeri ise 2-4 kişinin servis alabileceği şekilde oldukça sade olarak dekore edilmiş.


Büyük oda da yemek yerken yan taraftaki mutfağı odaya bakan pencerelerden izleme şansınızda var.
Sadler'in menüsünün sahip olduğu 2 Michelin yıldızını sonuna kadar hak ettiğini gösterecek lezzetler ile hazırlandığını bu özel deneyimi yaşadığınızda daha iyi anlıyorsunuz.


Bu arada Sadler'in oldukça geniş ve zengin bir şarap kavına sahip olduğunu da meraklıları için belirtmek isterim.


Sadler'de seçiminizi yaparken özel bir trüf deneyimi de yaşayabilirsiniz. Bunun için hazırlanmış "Beyaz Trüf - White Truffle" isimli özel bir menüsünün olduğunun altını çizmeliyim.

Özel menülerden laf açılmışken menüde vejeteryanlar içinde özel bir menü olduğunu belirtmeden geçmemek lazım, ayrıca yaratıcı menü isimli özel bir lezzet deneyimi yaşayabileceğiniz farklı bir alternatifinde olduğunu söylemeliyim.


Ben Sadler'de özel menülerin dışındaki alternatifleri denedim. Gerçekten çok farklı lezzetler tattığımı belirtmek istiyorum.

Sadler'de yemek ve içki servisinin sanki bir ritüeli var.
Siperişlerinizi bizzat Claudio Sadler kendisi alıyor.

Tercihleriniz doğrultusunda siparişleriniz mutfağa iletildikten sonra masaya küçük tadımlıklar geliyor.


Tadımlıkların arasında bulunan tartare bugüne kadar yediklerimin en lezzetlisiydi şefi gerçekten tebrik etmek lazım...  Tadımlıkların en ilgincinin ise herkesin tabağına küçük bir kavanoz içinde servis edilen beyaz fasulyeli tavuk olduğunu söyleyebilirim.


Sosunda yer alan sirkenin bu ikiliye enteresan bir lezzet verdiğini belirtmek isterim. Bu tadımlıklar ile birlikte birbirinden lezzetli ve gevrek grissini çeşitleri de servis ediliyor.


Tadımlıkların ardından sıra sipariş verdiğimiz başlangıçlara geliyor.
Şunu belirtmeliyim ki Sadler'de trüf siparişi vermenizin ve servisinin de özel bir ritüeli var. Vermiş olduğunuz siparişinizde trüf var ise önce kilitli şeffaf bir kutu içinde trüfler masaya getiriliyor.


Seçiminiz sonrasında masaya getirilen hassas terazi de tartılıyor ve sonrasında siparişiniz masaya getirildiğinde özel rendesi ile yemeğinizin üzerine rendeleniyor.
Başlangıç olarak biz trüflü klasik risotto, trüflü tagliolini ve cappellacci (brokoli ve pecorino peynirli) sipariş vermiştik. Bu üç siparişinde birbirinden lezzetli olduğunu hepimiz onayladık.


Risotto'nun mükemmel kıvamı ve trüfün kattığı muhteşem lezzet tadan herkesi büyüledi.


Tagliolini'nin trüf ile uyumu ise anlatılacak gibi değildi...


Capellacci (brokoli ve pecorino peynirli) ise hem sunumu hem de mükemmel lezzeti ile büyüleyciyidi...


Başlangıçların ardından farklı zevklere hitap eden ekmek çeşitleri servis edildi.
Ana yemek olarak sipariş verdiğimiz bonfile, dana yanağı ve ördek bizi lezzette farklı bir noktaya götürdü.
Her üç yemeğin lezzeti kadar sunumunun da etkileyici olduğunu belirtmek istiyorum.


Özel olarak marine edilerek dinlendirilmiş olan bonfilenin patlıcan, parmesan ve balsamik sirke ile uyumunu kelimelerle anlatmak mümkün değil... Ayrıca etin pişirilme süresi ve kıvamı da lezzetine lezzet katıyordu.


Ağır ateşte pişirilip enginar püresi ile servis edilen dana yanağının siyah trüf ve vanilya ile uyumu herkesi büyüledi...


Pişirilmesi en zor ve maharet isteyen etlerden olan ördeğin lezzeti kadar sunumunun da etkileyici olduğunu belirtmek istiyorum.

Bu kadar güzel yemeğin üzerine sıra tatlılara geldiğinde kendi siparişiniz sonrasında servis edilen şefin tadımlık tatlıları masaya geldiğinde verdiğiniz tatlı siparişi için pişmanlık duyabilirsiniz.
Biz tatlı olarak modern tiramisu, calvadoslu yeşil elma sorbe ile tarçınlı dondurma eşliğinde armutlu ve çikolatalı tart sipariş ettik.
Üç tatlının da hem sunumu hem de lezzeti Sadler'i özel kılacak kadar mükemmeldi...


Modern tiramisuyu tadanların ortak yorumu tabakta yer alan tatları kendinizin birleştirerek tiramisuyu kendinizin yarattığınız şeklinde oldu.


Yeşil elma sorbenin Calvados ile uyumu için söyleyecek kelime bulamıyorum. Ancak servis içinde yer alan dağ meyvelerinin de bu muhteşem lezzete lezzet kattığını söyleyebilirim.


Tarçınlı dondurma eşliğinde armutlu ve çikolatalı tartı anlatabilecek kelime bulmanın gerçekten zor olduğunda tadan herkes birleşti. Bence fotoğraf her şeyi fazlası ile anlatıyor.

Sırada Claudio Sadler'in tadımlık tatlıları var.


Her biri birbirinden lezzetli olan bu tatlılardan creme brule'nin büyüleyici olduğunu söyleyebilirim.
Böyle bir lezzet fırtınasını dindirmek için bir kadeh grappa ve ardından içilen espresso insanı kendine getiriyor.


Sadler'e rezervasyon mutlaka gerekiyor, hatta rezervasyonu birkaç gün önceden bile yaptırmanızı öneririm.
Sadler ile ilgili tüm bilgilere kendi web sitesinden ulaşabilirsiniz.
http://www.sadler.it/ristorantesadler/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder